Öğrenciler ders dinlemekten, ödev yapmaktan ve çalışmaktan usanmıştı. Medresede iken, gözleri hocada, kulakları sokaktaydı. Bunalıyor, sokakta oynaşan küçüklerin seslerini duydukça çileden çıkıyorlardı.
Ders bitimini sabırsızca bekliyor, biter bitmez sokağa koşuyor, oyuna dalıyorlardı.
Bir gün ders arasında, hocanın en azından bir süre medreseye gelmemsini sağlamak için ne yapabileceklerini konuştular.
İçlerinden biri,
“Arkadaşlar...” dedi. “Hocamız hastalansa mesela, şöyle bir hafta gelmese... Hı, nasıl olur?” dedi.
Öteki,
“Adam taş gibi!” dedi. “Hiç hastalanmaya niyeti yok!”
Cin fikirli biri,
“Ama her an olabilir bu!” dedi. “Benim bir önerim var.” deyince, ötekiler atıldı,
“Nedir, anlat hele...”
Ertesi gün derse erkenden girdiler. Hocayı beklemeye başladılar. Hoca girer girmez, biri,
“Hayrola hocam...” dedi. “Hasta mısınız? Yüzünüz sapsarı!” diye sordu.
Hoca,
“Yoo..” dedi. “Allah’a şükür hiçbir şeyim yok, gayet iyiyim.”
“Bilmem!” dedi öğrenci. “Ama kötü görünüyorsunuz .”
Hoca kuşkulanmaya başladı. Az sonra, derse geç kalan bir başka öğrenci girdi.
İzin istedi, “Hadi geç.” dedi hoca. “Bir daha olmasın ama!”
Çocuk yerine geçerken, şaşırmış gibi bakınca yüzüne, Hoca,
“Ne oldu, niye bakıyorsun?” diye sordu.
Çocuk,
“Hocam geçmiş olsun rahatsız mısınız?” diye sorunca Hoca’nın vehmi arttı,
“Niye?” diye sordu. “Kötü mü görünüyorum?”
Çocuk,
“Hocam kötü de söz mü, basbayağı hastasınız siz!”
Sonra sırayla bir başka, öteki, diğeri, beriki derken Hoca da inandı hasta olduğuna. Kendi kendine,
“Allah Allah...” diye mırıldandı. “Yahu sabah hanım nasıl fark etmedi yüzümdeki solgunluğu. Tabi ya, aklı başında değil ki... Beni düşündüğü mü var, kendi derdinde kadın.”
Yine de derse başladı ama kaygı içinde ne anlattığını ne dinlediğini bilemedi. Çocuklar alışılmışın aksine gürültü yaptı, kafasını kazan gibi şişirmişlerdi.
Akşam eve dönerken Hoca artık kendini hasta hissediyordu. Eşini payladı,
“Kör müsün!” dedi. “Herkes yüzümün sararmış solmuş halini gördü de sen görmedin? Çabuk yatağımı hazırla, ayakta duracak halim kalmadı!”
Kadın,
“Ayol senin bir şeyin yok, istersen getireyim aynayı bak, boşuna vehimlenmişsin!” dediyse de inandıramadı.
Hoca, abartarak,
“Daha konuşuyor, ser şu yatağımı, baksana bedenim tir tir titriyor.” Dedi.
Karısı yatağını hazırladı. Yattı, yorgunluktan başını yastığa koyar koymaz uyudu.
Çocuklar sabah bayram sevinci içinde herkese söyleyip, yaydılar Hoca’nın hasta olduğunu.
Akın akın ziyaretine koştu insanlar,
“Allah Allah yahu yeni haberimiz oldu, hayırdır neyin var, geçmiş olsun.” Dediler.
Hoca,
“Yahu sormayın benim de haberim yoktu, çocuklar fark etti, meğer bayağı hastaymışım!” dedi.