Doktorun kapısı öyle hızlı hızlı çalınıyordu ki,
Doktor:
“Şimdiye kadar gördüğü en acil durum olsa gerek” diye düşünerek, büyük bir telaşla. -“İçeri girin” diye seslendi,
Kapıdan dokuz yaşlarında, korktuğu ve üzüntülü olduğu belli olan bir kız çocuğu girdi.
Küçük kız:
“Annem çok hasta, doktor" diye ağlamaya başladı. “Hemen eve gitmeliyiz.”
Doktor:
“Ben evlere hasta bakmaya gitmiyorum” dedi. “Anneni buraya getirmen gerek.”
Çocuk:
“O çok hasta, buraya gelemez” diye yalvarmaya başladı. “Eğer gelmezseniz, korkarım ki annem ölecek.”
Çocuğun annesine olan bağlılığından ve perişan halinden etkilenmemek mümkün değildi. Hızla çantasını toparlayan doktor:
“Hadi beni en kestirme yoldan evine götür bakalım!” dedi.
Yüzündeki hüzün bir an için sevince dönüşen küçük kız, doktoru peşine takıp evine götürdü. Kısa bir süre sonra, eve vardılar.
Annesi başım kaldıramayacak kadar çok hastaydı. Ama gözleri doktora yardım etmesi için yalvarır gibi bakıyordu.
Doktor kadını muayene etti ve ateşini düşürecek bir iğne yaptı. İki gün sonra tekrar geleceğini belirterek gitti.
İki gün sonra, dediği gibi, tekrar geldi
Kadın, kendisini çok daha iyi hissediyordu:
“Yaptıklarınız için Allah sizden razı olsun doktor bey” dedi.
Doktor ise:
“Eğer küçük kızınız olmasaydı, şu an ölmüş olabilirdiniz” diye karşılık verdi. “Onun gibi bir çocuğa sahip olduğunuz için gurur duymalısınız.”
Kadının hastalıktan sararmış yüzü, şaşkın bir ifade ile kaskatı kesildi.
“Fakat doktor bey! Benim kızım üç sene önce öldü ve başka çocuğum da yok” diye cevap verdi titreyerek ve sordu:
“Sizi getiren kız, şu karşı duvarda fotoğrafı olan kıza benziyor muydu?”
Doktor duvardaki fotoğrafa baktı. Bir süre sessizlikten sonra, doktorun yüzünde bir gülümseme belirdi.
Başım sessizce evet anlamında salladı.
Evden çıkıp giden doktor, hayatı boyunca bir melek tarafından, kapısının çalındığı o anı hiçbir zaman unutamadı.