|
Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak:
"Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık".
Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur'an'ını okumaya koyulurdu.
Çoban, bu ağacı yirmi yıl kadar önce..devamı>> |
|
Bundan yüzyıllar evvel, Çin’de imparatorun hizmetinde çalışmak için sınavlar düzenlenir, genç insanlar bu sınava girerler ve başarılı olanlar sarayda çalışmaya hak kazanırlardı.
Üç genç arkadaş da bu sınava girmek istiyorlardı. Kısmetlerini öğrenmek için bir kâhinin yanına gittiler ve onu soru yağmuruna tuttular.
Sınav zor mu olacak, kolay mı? Sınavı geçebilecek miyiz? Hepimiz mi geçeceğiz? Kim kazanacak? Kim kaybedecek? Sorular hakkında bizi aydınlatır mısınız?
Bu v..devamı>> |
|
Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar. Hal hatır sormuşlar. Sıra çocuklarına gelmiş.
“Senin oğlan nasıl, evlendi mi?” diye sormuş biri,
“Evlendi” demiş öteki, “evlendi ama ah, sorma, öyle bir gelin çıktı ki, felâket!..
"Sabahtan akşama çalışıyor, evde doğru dürüst yemek pişmiyor, yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor. Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor. Ne dikiş var, ne ütü. Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyo..devamı>> |
|
Birisi her gece kalkıp Allah'ı anıyor, O'na dua ediyordu. Şeytan ona dedi:
- Ey Allah'ı çok anan kişi, bütün gece “Allah” deyip çağırmana karşılık seni buyur eden var mı? Sana bir tek cevap bile gelmiyor, daha ne zamana kadar dua edeceksin?
Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve uyudu.
Rüyasında ona söyle denildi:
- Kendine gel uyan! Niye duayı, zikri bıraktın? Neden usandın?
Adam:
- 'Buyur' diye bir cevap gelmiyor k! Kapıdan ko..devamı>> |
|
Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı. - Üstü..devamı>> |
|
İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Kendi kendine düşünüyordu;
"Oh. be! ferahladım. Ölümlü dünya..." Oturduğu evin tapusunu, çocuğunun üstüne kaydettirmişti. Tapu dairesinde çıktıktan sonra bir küçük lokantada öğle yemeğini yedi, vakit geçirmek için parkları dolaştı. Bir parkta Cem Karaca'nın şarkısı çalınıyordu; "Allah Yar! Allah Yar!".
Akşama doğru eve gitmek için yola çıktı. Bir yandan düşünceler içindeydi;
"Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraş..devamı>> |
|
Her vakit camiye gelir, farza durur, imam selâm verir vermez, son sünneti kılmadan, tesbih çekmeye kalmadan hemen camiden çıkar giderdi. Bir, iki, üç ay derken bu, altı ay kadar devam etti.
Bu adam neden sünneti kılmıyordu, üstelik cemaatle birlikte tesbihe ve duaya da kalmıyordu? Kimdi bu adam, neden böyle yapıyordu? Yoksa bir bildiği mi vardı? Neden herkesten ayrı hareket ediyordu? İyi, güzeldi ve her vakit camiye geliyordu da neden böyle yapıyordu?
Hakkın..devamı>> |
|
Küçük çocuk okuldan geldiğinde, holün sonundaki odaya doğru gitti. Ve duvarın dibinde duran tabureye çıkarak, kapının üstündeki camlı bölümden baktı. Babacığı her zamanki yerinde, eski bir sedirde oturuyordu. Önünde de birkaç tane içki şişesi vardı. Sedirin üstüne yayılan örtü, sigara yanıklarıyla yer yer delinmiş, dökülen sıvılarla rengini kaybetmişti. Köşedeki televizyon yine açıktı, babası ona bakacak durumda olmasa da...
Küçük çocuk, okula yeni başlamıştı. Buna rağmen kontrol görevi..devamı>> |
|
Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde:
"Dokunma bana..." diye bir ses duydu...
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı.
Bebekle ken..devamı>> |
|