|
Bir yolcu gemisi yolculuk esnasında kopan bir fırtınada batar ve içindekilerden sadece iki adam küçük ve ıssız bir adaya yüzmeyi başarırlar.
Ne yapacaklarını bilemeyen bu iki kazazede Allah'a yalvarmaktan başka çarelerinin olmadığına karar verirler. Fakat kimin duasının daha güçlü olduğunu anlamak için adayı ikiye bölmeye karar verirler ve adada karşılıklı olarak yaşamaya başlarlar.
İlk diledikleri şey yiyecektir. Ertesi sabah, birinci adam kendi tarafında dalları meyve dolu bir ağaç bulur ve ..devamı>> |
|
Bir yaz günü, yetiştirdiği hayvanların arasına birkaç tane de kaz ilave etmeyi düşünerek, karşı yakadaki kaz çiftliğine gitmek üzere yola çıkan Yüksel Bey, saatlerini çok iyi bildiği ve hiçbir zaman kaçırmadığı feribotu kaçırır.
O sıcakta bir sonraki feribotu beklemeyi göze alamayınca da kaz alma planını bir sonraki güne erteleyerek geri dönmeye karar verir.
Dönüş yolunda otomobiliyle ilerlerk...en, bir kaz sürüsüyle karşılaşır.
Kazları takip ederse kendisini mutlaka ait oldukları yere göt..devamı>> |
|
Arabam bir kaç defa tekledikten sonra istop etmiş ve beni bilmediğim bu yerlerde yüzüstü bırakmıştı. Âniden yağmaya başlayan kar ön camı tamamen örttüğü için dışarısını ancak yan camlardan görebiliyordum.
İçimden:
— Ocak ayında seyahata çıkmak senin neyine gerek? diyordum. Havalar birkaç gün iyi gitti diye, yaz mı geldi zannettin?
Evet, bir hata yaptığımı kabul etmeliydim. Üstelik anayoldaki trafiğin yoğunluğundan kaçmak için bu bozuk yola girmiş ve sonunda dağ başında kalakalmıştım.
Soğukta..devamı>> |
|
Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: "Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun."
Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor, "Evladım, bak," diyor, "şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var."
Ondan sonra soruyor: "Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?"
Kölenin cevabı: "Nereyi münasip görürseniz." "Peki hangi elbiseyi giymek istersin?" "Hangisini uygun görürseniz." "Hangi yemeği seve..devamı>> |
|
Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir.Düğün günü çok koyun ve inek kesilir.Et kokuları mahalleyi sarar.Ancak evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.
Hepsi de günlerdir açtırlar.
Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, "ateş" ister.Ancak maksadı başkadır."Belki yemek verirler" diye gitmiştir.Adam, kadının niyetini anlasa da, bir şey vermez.Kadıncağız, bir daha gidip "ateş" ister. Yine eli boş döner.
Üçüncüde yine öyle. Ama ne olur bil..devamı>> |
|
Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor,bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.
Öğretmeni, onun bu halini fark etti:
..devamı>> |
|
Resül-i Ekrem (s.a.v her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. Bu arada eski elbiseli fakir bir müslüman kapıdan içeriye girdi. İslami adetlere göre herkes her hangi mevkide olursa olsun bir oturuma girince nerede boş yer bulursa hemen oraya oturmalıdır. 'Benim canım şurasını istiyor' görüşüyle özel bir yere oturmak gerekmez. O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zengin..devamı>> |
|
Orta yaşlı bir hanım, bir giyim mağazasına girmişti. Her reyonu bir kaç kere gezdikten sonra, kendisiyle ilgilenen tezgâhtar kıza dönüp:
- Ben öğretim üyesiyim, diye söze başladı. Çok modern bir kıyafet istiyorum. Biraz dekolte olsada sakıncası yok. Üniversite ortamında, özgürce giyinmekten çok hoşlanıyorum.
Genç kız ona gülümseyip:
- Sizi tanıyorum efendim, dedi. Çok şık giyindiğinizde biliyorum. Biraz önce baktığınız siyah döpiyes, bence aradığınız kıyafettir. Fakat bu yılın Fransız modası,..devamı>> |
|
Sultan II. Abdülhamid Han zamanında Yavuz Sultan Selim’in türbedarının hanımı hamiledir ve bir gün canı kiraz çeker. Ve kocasına der ki :
- Canım çok kiraz çekti bana bir kilo kiraz alda gel.
Adam çarşıda köşe bucak kiraz aramaya koyulur. Kiraz var ama çok pahalıdır. Bir türlü parasını toplayıp kiraz parasını biraraya getiremez. Döner dolaşır türbeye gelir. Kabir’in yanı başında oturur ve sandukaya vurur. Der ki :
- Ey büyük İslam padişahı, cihan şahı, onca senedir hizmetini görürüm ama bir h..devamı>> |
|