|
Geçimini hamallık yaparak elde eden bir adam vardır. Bu adam her namazın ardından şöyle dua ederdi.
"Ya Rabbi Bana Ne Verirsen Hayırlısını Ver. Bir Tane Ekmek Bile Olsa Hayırlısı Olsun."
Bu adama neden bu şekilde dua ediyorsun sebebi nedir diye soruyorlar. Hamal anlatıyor:
Ben eskidende geçimimi bu şekilde sağlardım. Bir gün sırtımda ağır bir yükle bayırı çıktım yükün sahibi paramı verdi. Onunla ekmek aldım ve yerken şöyle dua ettim. "Allah'ım Ne Olurdu ki Zorlukla Ekmek Parası Ka..devamı>> |
|
Günahkar bir adamdı. Ayık gezmezdi.
Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan. Ölse de bir kurtulsak, diyorlardı. Bir karısı vardı adamın, bir de kendisi. Hiç çocukları olmamıştı. Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu.
Kadın ise adamın haline üzülse de ses çıkarmazdı, çıkaramazdı. Otuz yıldır evliydiler, döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi. Adam iyice yaşlanmıştı artık. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki ba..devamı>> |
|
Evliyanın büyüklerinden İbrahim bin Edhem k.s. Hazretleri anlatıyor:
Babam Horasan ‘ Belh hükümdarlarındandı. Bir gün atına binip ava çıkmıştım. Önüme çıkan -tilki veya tavşan- bir hayvanı kovalıyordum. Arkadan bir ses duydum:
- Ey İbrahim, sen bunun için yaratılmadın, bununla emrolunmadın!
Sağa-sola bakındım, fakat kimseyi göremedim. Aynı sesi daha açıktan, sonra da pek yakından yine iki kere duydum. Bu sefer durdum ve dedim ki: Bu bana Allah’tan bir uyarıdır. Vallahi..devamı>> |
|
Büyük İskender, büyük filozof Aristo’ya bir mektup yazıp sorar:- Zaptettiğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım?1- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?2- Ülkenin ileri gelenlerini hapse mi atayım?3- Ülkenin ileri gelenlerini kılıçtan mı geçireyim?
Aristo’dan cevap gelir:1- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.2- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.3- Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.
A..devamı>> |
|
Selma, 6 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuydu, bana geldiğinde 8 yaşındaydı. Selma’nın onu psikolojik olarak susmaya iten, “seçici konuşmazlık” dediğimiz sürece getiren olaylar beş yaşındayken başlamıştı.
Selma, beş kardeşi, anne ve babasıyla kendi halinde normal bir yaşam sürerken, bir gün annesi hastalanıyor. O dönemlerde beş yaşlarında. Kendisinden büyük iki abla, bir ağabey ve kendisinden küçük iki kardeş daha var.. Küçük kardeşin yeni doğduğu dönemde anne ciddi sağlık sorunlarıyl..devamı>> |
|
Güzel bir Pazar günüydü. Sabahın esen tatlı rüzgârıyla birlikte kahvaltı hazırlıyordu Nurcan Hanım. Çocuklar da anneleriyle kalkmışlar, tatilin ve dağ evinin keyfini çıkarıyorlardı. Nurcan Hanım, sofrayı hazırlamış, beyini ve çocuklarını çağırmıştı. Hep birlikte sevgiyle güzel bir kahvaltı yapacaklardı.
Bu sırada büyük oğulları Ömer, yavru bir kedi görmüş ve sevmeye başlamıştı. Nurcan Hanım, telaşla:
“-Oğlum, şimdi kahvaltıya oturacaksın, ne diye ellerini kirletiyorsun?!” dedi...devamı>> |
|
Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
..devamı>> |
|
Bir Perşembe günüydü, baba küçük kızını okula yolcu etti, eşiyle kahvaltı yaptı ve onu da işine uğurladı... Büyük kızı da o gün evdeydi. Öğleye doğru baba, ceplerinden çıkardığı paraları sehpanın üzerine koydu ve gidiyorum ben, dedi kızına… Kız için babasının nereye gittiği pek de önemli değildi, değil mi ki babası nereye gitse elbet dönecekti, neden soracaktı ki... Arkadaşına mı gideceksin, diye sordu o da dedi, evet, gidiyorum…
Gitmişti baba, o gün akşam oldu, o gün gün karardı, saatler..devamı>> |
|
Bahri öğretmenin, öğretmenliğe başladığının ilk yıllarıydı. Anadolunun küçük bir köyünde ilkokul öğrencilerine hayatın ne olduğunu anlattığını zannediyordu.
Mesleğe ilk atılmış olmanın şevki ve heyecanı içerisinde minik yavruların herşeyi ile ilgilendiğini ve kendisinin başarılı olduğunu düşünüyordu.
Belki de tecrübesizliğinin verdiği cesaretle ben bilirim havasıyla, öğrencilerin her derdine ve durumuna hakim olduğunu düşünüyordu. Bu düşünceyle kibirlenip gururlanıyordu.
Bir..devamı>> |
|